27 Ocak 2014 Pazartesi

istikamet Hatay !


    Benim için sendromsuz ve okulsuz bir pazartesiden herkese merhaba ! Hafta sonunu değişik ve eğlenceli değerlendirdiğimiz için bu haftaya güzel başladım. Tatillerde ailemin yanına geldiğim zaman mutlaka birlikte kaliteli zaman geçirmek için yakın şehirleri ziyaret ederiz. Bu sefer de rotamızı Hatay'a çevirdik. Aslında ben küçükken de çok gitmişiz fakat hiç hatırlamadığım için ilk defa bilinçli gezme fırsatım oldu.

   Her şehir farklı bir kültürdür ve ben imkanım oldukça hem Türkiye'deki hem de dünyadaki her yeri gezmek, değişik kültürlerle tanışmak ve yepyeni yemekler keşfetmek istiyorum :)



    Hatay çok çok eskilere taa M.Ö lere kadar uzanan bir şehir ve birçok değişik millete ev sahipliği yapmış. Tarihi evler, kiliseler ve kalelere ev sahipliği yapıyor.

   Bizim ilk rotamız Harbiye adı verilen beldeydi. Harbiye, Hatay ilinin Defne ilçesine bağlı bir belde. El yapımı ipek dokumacılığıyla ve Harbiye şelaleleriyle ün kazanmış. İpek şallar, pijamalar dokuyan ve bunları satan birçok dükkan vardı. Hatta biz ipek dokuyan bir amcaya denk geldik ve bir süre izledik :)

  Bu satış dükkanında yer alan bir ipek dokuma makinesi, bir de ayrıca dokuma atölyeleri varmış dükkanların.

  Dükkanlarda her şey el dokumasıydı, rengarenk ipek şallar ve gömlekler vardı.
 Karşımıza her yerde tamamen doğal defne sabunu çıkıyordu, bir de sabunları koymak için böyle tatlı keseler yapmışlar.




Bunlar da rüzgarda zarif zarif uçuşan yumuşacık ipek şallar :)






Etrafta bol miktarda Suriye'den gelen kaçak içkiler ve sigaralar vardı .

Sınır komşusu olan Suriye'deki iç savaşa da duyarsız kalmıyor Hatay halkı, böyle afişler görmek mümkün.


Gündeme de duyarsız kalmamışlar üstelik böyle yaratıcı bir tabelayla.

Harbiye'den sonra Hatay'ın merkezi Antakya'ya gittik. Eski Antakya diye adlandırılan bölgede çokca dar sokaklar, tarihi binalar, taş binalar vardı. Fakat eski binalara iyi bakılmadığını düşünüyorum, hepsi çok yıpranmış duruyordu. Restorasyon veya en azından bakım çalışmaları yapılabilir bu yapılar üzerinde.



Bu da güzel bir taş binanın kapısı.



Hatay'a gelip künefe yemezsek ayıp ! :)


Uzun çarşı adı verilen, pasaj gibi bir çarşıya gittik daha sonra. Burada Hatay'a özgü yiyecekler çokça bulunuyordu. En çok tel kadayıf satan dükkanlar vardı. Aşağıda fotoğrafta da tel kadayıfın yapılışı var, hamur ince bir şekilde dökülüp bu makinede pişiyor ve ortaya tel kadayıf çıkıyor.

                       Peynir satan dükkanlar da boldu bu çarşıda, ilk fotoğraftaki acılı baharatlı peyniri ben çok sevdim. Benim gibi acı ve baharat seven birine çok hitap ediyor :) Böyle küçük paketler halinde teki 1 liraya satılıyordu. Bundan hariç 3 çeşit daha peynir aldık çok lezzetliydi peynirleri.
Bu küçük kreplere benzeyen şey ise taş kadayıfmış. Kadayıf hamurunu tel olarak değil de bu şekilde krep gibi pişirince taş kadayıf ortaya çıkıyormuş. 

İşte geldik benim en sevdiğim kısma ! Son zamanlarda yediğim en lezzetli yemekle tanıştırayım sizleri; Hatay tepsi kebabı. Aslında bunu isterken pek bir beklentimiz yoktu, Hatay'a özgü bir yemek yiyelim diyerek ısmarladık ve lezzetine bayıldık. Yolda dönerken bile aklımızda bu yemek vardı :) Altı üstü bir kıyma yemeği nasıl bu kadar lezzetli olabilir, inanın bilmiyorum :) Kıymanın içine kırmızı Hatay biberini ve maydonozu incecik kıyarak katıyorlar, sonra ekmek pişirilen taş fırına veriyorlar. Sizin önünüze fırından yeni çıkmış sıcacık lavaşlarla geliyor. Yalnız yanında getirdikleri biberler o kadar acıydı ki benim gibi acıya bayılan biri bile ancak 1 taneyi zor bitirdi, aman dikkat :)

  Evet gördüğünüz gibi en uzun paragrafı yemek fotoğrafı için yazdım :) O kadar güzeldi ki kelimeler ağzımdan istemsizce döküldü ! Abartmıyorum, Hatay'a yolunuz düşerse uzun çarşıda tepsi kebabı yemeden dönmeyiniz.

  Yine hafta sonumu bol yemeli ve gezmeli tamamlayarak hafta sonunun hakkını verdim ! :) Böyle nice nice yerler gezmek, görmek, keşfetmek dileğiyle yazımı sonlandırıyorum. Hepimize eğlenceli haftalar, eğlence önemli :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder